18 Eylül 2018 Salı

Paris


Paris
(14-17 Aralık 2017)

2017 'nin son günleri birkaç gün için nereye gidelim derken içimizdeki Paris özlemini durduramayıp yine geldik bu şehre... Hava sıcaklığı ne olursa olsun,  Hepburn'un dediği gibi "Paris is always a good idea".

Paris 1. bölgede rue Saint-Honoré 'de yer alan Relais Saint Honore 'de konaklıyoruz. Her giriş çıkışınızda yerinden kalkıp kapınızı açan, hatırınızı soran, hava durumunu rapor edip şemsiye almayı unutmayın diyebilecek kadar ilgili çalışanları olan otel, dışarıdan sevimli bir mobilya dükkanını andırıyor.  



Yukarıdaki paragrafla giriş yaptığım posta aylar sonra devam etmeye kalkışınca çok az şey hatırladığımı farkettim, Hem blog yazmaya karar ver, hem de bunu gezilerden aylar sonra yazmaya kalk, olacak şey değil... Dolayısıyla güzel Paris karelerini eklemekle yetineceğim sanırım.



Louvre'un bahçesindeki kırmızılı kadını koyuyorum buraya, bir iki derece bir sıcaklıkta birden paltosunu atıp  poz vermeye başladı, öyle büyük çaplı bir çekim değildi üstelik (hatta bana kalırsa instagram içindi ).
Palais Royal


Paris'de en sevdiğim yerlerden biri, Palais Royal'in bahçesi.. Bahçedeki nizami ağaçlar, ortadaki havuz, her mevsim ayrı güzel. Bahçenin kenarındaki koridorlarda pek eşine rastlayamayacağımız antikacılar, couture magazalar, kitapçılar ve bir de restaurant yer alıyor.

Palais Royal
Bahçeye geçerken sarayın avlusunda siyah beyaz granit sutunlardan oluşan bir çalışma da yer alıyor-Colonnes de Buren.

Colonnes de Buren-Palais Royal


Shakespeare and Company
2004 yapımı Julie Delpy ve Ethan Hawke'nin rol aldığı (Before Sunrise'ın 10 yıl sonra çekilen devam filmi) Before Sunset tamamen Paris sokaklarında geçen bana kalırsa ilkinden daha güzel bir filmdir (Julie Delpy'nin olgunlaşıp yönetmen koltuğuna oturmasından mütevellit). Bu filmin izinde Le Pure Cafe 'ye uğradık. Boşuna seçilmemiş, cafenin dışarıdan görünüşü gerçekten çok sinematografik. Filmin açılış sahneleri de meşhur kitapçı  Shakespeare and Company 'de geçiyor.

Shakespeare and Company

Le Pure Cafe
Konu filmlerden açılmışken meşhur Cafe de Flore'de geçen pek çok film vardır elbet. Ancak galiba hiçbiri Le Feu Follet'in  Eric Satie'nin Gnossienne n.1 eşliğindeki kadar etkileyici değildir. Sahneyi de buraya ekleyelim;  Cafe de Flore sahnesi

Cafe de Flore


Musee d'Orsay




Son olarak Paris'in Yahudi mahallesi ve şimdilerde gay pub ve barlarıyla ünlü Le Marais'e geçiyorum. Renkli dükkanları, cafeleri kitapçılarıyla Paris'de gerçek bir çekim noktası bu mahalle.  Picasso Müzesi, Musee Carnavalet ve Place des Vosges-Viktor Hugo'nun evi burada yer alıyor.
Le Marais

Le Marais

Picasso Müzesi
Gezide en huzurlu hissettiğim ana ilişkin kareyi koyuyorum alta.. Sevgili Paris bana hep çok iyi geliyorsun, umarım tekrar  görüşmek üzere...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder